Şehir tarihi bakımından tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, şehirleşme süreçlerinde farklı unsurların bir araya gelmesiyle oluşan fiziki ve sosyal hareketlilik, şehirlerdeki suç oranlarının artmasına yol açmıştır. Artan suç vakaları, şehrin sakinlerinde güvensizlik hissi oluşturarak, onların hem yaşadıkları mekâna, hem de çevrelerindeki insanlara karşı tedirgin yaklaşmasına ve yabancılaşmasına neden olmaktadır. Toplumda meydana gelen ve kamuoyuna yansıyan küçük ya da büyük ölçekli her bir suç hadisesi, şehirde yaşayan insanları psikolojik bakımdan etkilemekte ve onların yaşam kalitelerini düşürmektedir. Bu nedenle şehirlerin güvenliği, huzurlu ve sağlıklı bir yaşama sahip olmak için büyük bir önem taşımaktadır. Şehir ve Güvenlik başlıklı bu çalışma, şehirleri daha fazla yaşanabilir kılmak ve insanlara daha kaliteli bir yaşam sunmak için güvenlik konusunda ne gibi politikaların oluşturulabileceğini, öncelikle hangi aktörlerin bu konuda roller üstlenmesi gerektiğini, şehir güvenliği konusundaki yeni teknolojik gelişmeleri ve şehirde yaşayanların güvenliğe ilişkin algılarını tartışmayı ve çözüm önerileri üretmeyi hedeflemesi yönleriyle önem arz etmektedir.